top of page

Meselenin Balık Tarafı: Ayvalık’taki Tarihi Dalyanlar-Doç. Dr. Hasan Sercan SAĞLAM


      Geçmişten günümüze bir tarım endüstrisi kenti olmuş Ayvalık, özellikle gastronomi ekseninde hem ulusal hem de uluslararası ölçekte, haklı bir üne sahiptir. Bunda tartışmasız başı çeken zeytin ve zeytinyağı, bölgeye mekânsal açıdan da özgün bir kimlik katıp, mimari ve peyzaj bağlamında tanımlı, kolayca algılanabilir bir fiziksel çevre ortaya koyar. Zira bir yandan tarihi zeytinyağı fabrikaları, sabunhaneler ve depolar kent dokusu içinde sıralanırken, diğer yandan uçsuz bucaksız zeytinlikler tüm yöreyi bir uçtan öbürüne kuşatır. Böylelikle, Ayvalık’ın 2017’de UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’ne dâhil edilmesini sağlayan karakteristik kurgunun ana hatları ortaya çıkar. Zeytine ve zeytinyağına eşlik ederek Ayvalık gastronomik kimliğini tamamlayan, yine burayla özdeşleşmiş diğer değerler “Ayvalık tostu” ve “rakı balık Ayvalık” üçlemesi gibi çok güçlü örnekler barındırdığı gibi, tuz gibi vazgeçilmez ama görece mütevazı bir bileşeni de kapsar. Zeytinciliğin tarihsel çerçevedeki mekânsal yansımaları yaklaşımını bu ikinci gruba uyarlarsak, yörede faal ya da kalıntı düzeyinde mevcut yel değirmenleri ile tuzla tesisleri hemen göze çarpar. Hububat tarlaları ve tuz tavaları ise bunların peyzajdaki yansımalarıdır. Balıkçılık denince ilk akla gelen kıyılar ve denizler ise mekânsal olarak muğlak kalır. Oysa önceki örneklerdeki gibi, konuyu daha tanımlı bazı mekânlara indirgeyip, bunlar üzerinden okumak da mümkündür. Buradan hareketle yazımda, “rakı balık Ayvalık” üçlemesinin merkezini oluşturan balıkçılığın, nispeten arka planda kalmış bir tarihsel topoğrafya meselesi olan eski dalyanlara değinmek istedim.

MSGSÜ Arkeoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi H. Murat Özgen başkanlığında 2015–2022’de Edremit Körfezi’nde sürdürdüğümüz, benim de özellikle Ayvalık sahasında katkı sağlamaya çalıştığım yüzey araştırmalarımızda, sahada ve birincil kaynaklarda dalyanlarla karşılaştık. Ayvalık’taki tarihi dalyanlara değinmiş başlıca iki çalışmada ise ana odak Midilli olduğu için, yöreye dair kaynakların tamamının bir arada ele alınmadığını, keza bölgeye yabancı olunması nedeniyle de söz konusu dalyanların kesin yerine, sayısına ve özellikle Rumca isimlerin okunmasında karşılaşılan güçlükler sonucu isimlerine yönelik pek çok belirsizlik hâkim olduğunu gördük.[1] Mübadeleye kadar ağırlıklı olarak Rumlar iskân etmişlerse bile, nihayetinde yüzyıllar boyunca Osmanlı-Türk hâkimiyetinde kozmopolit bir bölge olan Ayvalık’ın dalyanlarına dair ana kaynak, Osmanlı Arşivi belgeleridir.

     Ayvalık yöresinin 19.–20. yüzyıl balıkçılık potansiyeline çağdaş bazı yayınlar üzerinden değinmek gerekirse, Hüdâvendigâr Vilâyeti’nin Karesi Sancağı’na bağlı Ayvalık Kazası (Rumca Aivali / Kydonies), 19’uncu yüzyılın sonunda 100’ün üzerinde balıkçı teknesinden oluşan bir filoya sahiptir. Bu sayede İzmir ve hatta İstanbul pazarlarına bile balık sağlar.[2] Diğer yandan, Cezâyir-i Bahr-i Sefîd Vilâyeti’nin Midilli Sancağı’na bağlı bir takımada olan Yunda Kazası’na (Rumca Moskhonisi, bugün Cunda / Alibey) dair, 18’inci yüzyılın sonunda Choiseul-Gouffier şunları aktarır: “Adalara bu modern isim, belki de burada çok sayıda yakalanan ahtapotlar nedeniyle verilmiştir. Bunların en büyük kısmı, Yunanca Mosk-Octapoda, yani misk ahtapotu [Eledone moschata] olarak adlandırılan türdendir, zira kokuları miskle pek de ilgisiz değildir. Bu kıyılarda olağanüstü bollukta balık yakalanırken, söz konusu ahtapotlar da yenir. Ayrıca kalamarlarla beraber tuzlanıp, kurutulup, çok miktarda ihraç edilir.”[3] 9’uncu yüzyıl sonu ve 20’nci yüzyıl başı salnamelerinde de Yunda’da balığın bol olduğu, yerlilerinin çoğunun balıkçılık ve özellikle ahtapotçulukla ilgilendiği kaydedilir. Burada senede 200 kayık dolusu kadar yakalanan kafadanbacaklılar, önemli bir ihraç ürünü oluşturur. Son olarak, Yunda Adası’ndaki “Hacı Apostol” adlı tuzlaya komşu bir dalyan inşa edilip açılarak, Düyûn-ı Umûmiye gözetimindeki yükleniciye on yıllığına (1893–1903) ihale edildiği belirtilir.[4]

     Osmanlı Arşivi belgelerinde, Ayvalık yöresinde 19 ve 20’nci yüzyıllarda işletilmiş belli başlı dalyanlara, o dönemde Midilli’ye bağlı Yunda Kazası’nda rastlanır. Bugün Hakkıbey Yarımadası ile Cunda Adası arasında Ayvalık Limanı’nın batı girişini oluşturan, ismiyle müsemma Dalyan Boğazı’nın kuzey kıyısındaki yerleşke en eskisi olup, 1844 tarihli bir kayıt buranın ihalesine dairdir.[5] 1852–1855 tarihli belgelerde, mültezimi Berberler Kethüdası İsmail Ağa’dır. Adına dalyanı işleten Konstantinos ile Stratis, daha sonra buradan ayrılırlar. Yunda sakini Dalyancıoğlu Konstantinos Grigoras olarak anılan ilkinin, baba mesleğini sürdürdüğü anlaşılır.[6] 1865’te bölgedeki dalyan faaliyetlerinde yine kendisine rastlanır.[7] 1861–1862’ye gelindiğinde, Ayvalık Limanı’nın ağzını kapatarak kum ve çamurla dolmasına neden olan dalyanın iltizam süresi sonunda tekrardan ihale edilmeyip kaldırılması, limanın da temizlenip boğazın gemi trafiğine açılması gündeme getirilir.[8] Daha sonra, vekil Georgios Douromanis’in Ayvalık halkı adına dilekçesinde bu talepler yinelenir. Ayvalık Limanı’na erişimde, kuzeydeki Dolap Boğazı tek başına yetersiz kaldığından, nihayet 1880–1882’de Dalyan Boğazı sığlıklarında bir kanal açılır. İhalesi yenilenmeyen dalyan kaldırılır.[9] Mühendis Edvin imzalı 16 Temmuz 1879 tarihli planda “Ballyk Khané” (balıkhane) ve “Pêcherie” (dalyan) notlarıyla iki bina, müştemilatlar, çevre duvarları ve limandan çıkış yönünde cep oluşturan su altı düzenlemelerine sahip, kanal güzergâhını kapatan bir tesis olarak gösterilir (Şekil 1).[10]

     1893’te açılarak Yunda Adası’ndaki yeni dalyan olacak, salnamelerde de kısaca geçen tesisle pek çok belgede karşılaşılır.[11] Kuruluş sürecinde, ilgili bölgede gambotla 21 Mart 1891’de bir keşif yapan Yunda Limanı Başkanı Yüzbaşı Ali, “Pera Mosko Adası”nın karşısında, “Hacı Apostol” adlı mevkide ve tuz tavalarının bulunduğu ufak koyda, 2 kadem (yak. 0,75 m) derinliğe kadar bir dalyan kurulmasının sakıncası olmadığını ifade eder. Devamında, yerel idarenin onay yazılarında dalyanın “Yunda Adası’ndaki Pera Mosko ve Aya İstefano namlı mahaller” olarak tanımlanan yerdeki Hacı Apostol tuzlasına komşuluğu vurgulanır. Daha sonraki yazışmalarda bu iki yer ismi kopyalanırken, birbirine karıştırılıp sürekli yazım hatası yapılmaya başlanarak “Baramakdiya” vb. ile “İstefano” şeklinde tahrif edilir ve hem Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi belge özetlerinde, hem de güncel yayınlarda yinelenir. “Aya İstefano nam mahalde küşâd edilecek dalyanın haritasıdır” başlıklı, Rumca ve Osmanlı Türkçesi notlara sahip planda, “küçük burun” (Μικρά Μώύντα) olarak işaretli günümüz Semizhoroz Burnu’nun dip bölümünde bir tuzla (Αλική / tuz tablası) görülür. Burayı dik açılı bir mendirek sınırlar (Μόλος Αλικής / tuzla tablasının önü). Burnun ucuna kadar devam eden ön tarafı ise dalyan olarak düzenlenecektir (Ταλιανη / işbu hat dalyan olacak mahal). Dış sınırında, üç küçük hazne oluşturulmuştur (balıkların avlanacağı mahal). Burnun kuzeyindeki koyda, tuzlanın demirleme yeri (demir mahali) ile iskelesi (tuz iskelesi) vardır. Dalyanın, batıda günümüz Yellice (Νήσος Λιγιά / İlya Adası) ve Pınar (Νήσος Πέρα Μόσχου / Pera Mosko Adası) adaları, güneyde günümüz Sivrice Burnu (Aya İstefano Burnu) ile sınırlanan ön tarafı, her ne kadar “açık deniz” (Θάλασσα Έλευθέρα) olsa da derinliği 2 ila 6 kadem (0,75–2,25 m) arasında değiştiği gibi, özellikle Pınar Adası’nın doğusundaki geçidin gemi trafiğine uygun olmayışı, “işbu mahalde sâbit derinlik bir kadem kadar sığ sular olub seyr-i sefâ'in kabul edilmezdir” notuyla belirtilir. Bu nedenle adaların dışından devam edip, yukarıda değinilen iskeleye ulaşan bir rota, en altta “tuzlaya yükleme üzere gidecek gemilerin yolu kurşun kalem ile haritaya çizilmiştir” notuyla açıklanmıştır. Plandaki “Μοσχονήσια” (Yunda Adası) ifadesinin denk geldiği, günümüz Ortunç Koyu’nun iç tarafında Agios Stefanos Şapeli kabataslak resmedilmiş ve yanına ismi yazılmıştır (Aya İstefano Manastırı). Pınar Adası’nın doğu sahilinde işaretli küçük bir alan, “tatlı su bulunan mahal” olarak tanımlanmıştır. Dalyanın kurucuları Andreas Khatziapostolou (Άνδρέας Χατζηαποστόλου) ile Dimitrios Kakavros’un (Διμιτριος Κακαβρος) isimleri, planın altındadır. İlgili diğer belgelerde de anılan bu kimselerden ilki, tuzlanın sahibi olarak, mevkiye de ismini veren kişidir. Planın en üstünde Yüzbaşı Ali’nin 21 Mart 1891 tarihli, ortasında ise Yunda Belediyesi’nin 8 Nisan 1891 tarihli onay yazıları yer alır. Ortadakine, belediyenin iki dildeki mührü eşlik eder (Δημαρχία Μοσχοννησιών, 1869 / Dâire-i Belediye-i Cezîre-i Yunda, 1286) (Şekil 2).[12] İlintili bir diğer kayıtta, günümüz Semizhoroz Burnu’ndan taşlık yapısı nedeniyle “Petraki Burnu”, hemen önündeki sığlıklardan ise olasılıkla yan yana dizili balık ağlarından (απόχη παρατίθονταν) türetilmiş “Apoşi Prodota” olarak söz edildiği görülür ve buranın önceden beri balıkçılık için kullanıldığı anlaşılır.[13]

     1894’te yine Andreas Khatziapostolou, bu kez Süleyman adlı yeni ortağıyla, Yunda Adası’na bağlı “Kuleli Pera” ve “Soğan Adası” mevkilerinde dalyan kurmak ister. Bunlardan ilki, yakın zamana kadar bir midye çiftliği bulunduran, Cunda ile Büyük Maden adalarının arasındaki Maden Boğazı sığlığıdır. İsmini, Büyük Maden Adası’nın kule harabesi ile karşıya (πέρα) geçiş yeri olmasından aldığı akla gelir. İkinci yer ise günümüz Dolap Adası’dır. Burası Ayvalık Limanı’nın bir diğer ağzı olduğundan gemi trafiği olumsuz etkileneceği için, yalnızca ilk yerde dalyan inşasına izin verilir.[14]    En son 1899–1902’de, Andreas Khatziapostolou ile Midilli Bataklık ve Dalyan Şirketi’nin sahibi İsmail Hakkı Bey’in ortaklığında, haritada kırmızıyla işaretli, dört yeni dalyan için izin alınır. Bu kez Dolap Boğazı’nı engellemeyecek şekilde planlanan ilki, ilgili adanın batı kıyısındaki “Dolap” mevkisindedir. İkincisi hemen güneyinde, “Metro Bağçesi” adlı yerdeki iki burun arasında uzanan “Yunda Arası” mevkisindedir. Üçüncüsü, kuzeydeki “Pateriça Körfezi”nde, günümüz İkinci Köy doğu sahil şeridi ile önündeki Mırmırca Kayalığı arasındadır. Dalyan Boğazı’nı engellemeyecek şekilde kurgulanan sonuncusu ise buradaki eski dalyanın yerinden doğuya, daire planlı kalıntısı günümüzde halen plajda görülebilen ve muhtemelen Zagoralı (της Ζαγοράς) birinin inşa ettirdiği “Zakhora Değirmeni” adlı yapıya uzanan “Çalıkuyu” mevkisindedir (Şekil 3).[15] 1923 tarihli bir arşiv kaydı, değinilen haritanın kopyasını içerir. Dalyan Boğazı’ndaki tesis “Hakkı Bey’in Dalyanı” olarak belirtilmiştir (Şekil 4).[16] Böylece, Ayvalık yöresinde mübadeleden önce farklı zamanlarda faaliyet göstermiş ve nihayetinde hepsi terk edilmiş yedi dalyanın hikâyesi tamamlanır. 

GÖRSEL:

Şekil 1. 1879 tarihli plandan detayda, Dalyan Boğazı’ndaki eski dalyan [BOA, A.DVN.MKL, 19-9 (H. 17.05.1297)].

GÖRSEL:

Şekil 2. 1891 tarihli vaziyet planında, Yunda Adası’nın yeni dalyanı [BOA, ŞD, 338-2 (H. 21.09.1309)].

GÖRSEL:

Şekil 3. Yunda Adası’nda kurulacak dört dalyanı gösteren 1900 tarihli harita [BOA, İ.ML, 45-41 (H. 21.03.1319)].

GÖRSEL:

Şekil 4. Önceki haritanın 1923 tarihli kopyasından detaylarda, ilgili dört dalyan [BOA, HRT.h, 577 (H. 29.12.1341)].


[1] Bkz. Metin Ünver, “Midilli Adası’nın İdari ve Sosyo-Ekonomik Yapısı (1876–1914)” (doktora tezi, İstanbul Üniversitesi, 2012), 429–440; Arzu Baykara Taşkaya, “Aquaculture and Trade in the Eyalet of the Archipelago (Eyalet-i Cezayir-i Bahr-i Sefid in Ottoman Turkish) (1815–1910)”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tarih Dergisi 6, no. 1 (2023): 10–15, 62–64.

[2] Charles Wilson, Handbook for Travellers in Asia Minor, Transcaucasia, Persia, etc. (Londra: John Murray, 1895), 67.

[3] Marie-Gabriel-Florent-Auguste de Choiseul-Gouffier, Voyage Pittoresque de la Grèce, cilt 2 (Paris: 1809), 73.

[4] Vital Cuinet, La Turquie d’Asie, géographie administrative, statistique, descriptive et raisonnée de chaque province de l’Asie-Mineure, cilt 1 (Paris: Ernest Leroux, 1892), 473–474; Cezâyir-i Bahr-i Sefîd Vilâyeti Salnâmesi, 1311 (Rodos: Cezâyir-i Bahr-i Sefîd Vilâyeti Matbaası, 1893), 292–293; Cezâyir-i Bahr-i Sefîd Vilâyeti Salnâmesi, 1321 (Rodos: Cezâyir-i Bahr-i Sefîd Vilâyeti Matbaası, 1903), 265.

[5] Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA), İ.DH, 90-4525 (H. 09.08.1260).

[6] BOA, A.MKT.UM, 120-86 (H. 30.03.1269); 121-4 (H. 01.04.1269); 129-16 (H. 11.06.1269); 187-79 (H. 09.07.1271).

[7] BOA, İ.MVL, 534-24010 (H. 26.02.1282).

[8] BOA, A.MKT.MHM, 213-80 (H. 20.09.1277); 215-19 (H. 08.10.1277); A.MKT.NZD., 347-44 (H. 20.09.1277).

[9] BOA, ŞD, 2895-13 (H. 12.05.1296); 2342-28 (H. 04.01.1297); 2892-2 (H. 27.01.1297); 2896-54 (H. 29.01.1297); 2342-39 (H. 21.05.1297); 281-32 (H. 18.07.1297); 287-27 (H. 14.04.1298).

[10] BOA, A.DVN.MKL, 19-9 (H. 17.05.1297).

[11] BOA, BEO, 2-84 (H. 13.10.1309); 47-3519 (H. 16.01.1310); 119-8920 (H. 20.05.1310); 131-9813 (H. 11.06.1310); 199-14922 (H. 26.10.1310); İ.DH, 1274-100178 (H. 11.10.1309); İ.ML, 5-56 (H. 21.10.1310).

[12] BOA, ŞD, 338-2 (H. 21.09.1309).

[13] BOA, BEO, 2-79 (H. 13.10.1309).

[14] BOA, BEO, 506-37905 (H. 29.04.1312); İ.ML, 12-57 (H. 23.04.1312).

[15] BOA, İ.ML, 45-41 (H. 21.03.1319); ML.EEM, 326-34 (R. 15.09.1315); ŞD, 399-36 (H. 18.10.1319).

[16] BOA, HRT.h, 577 (H. 29.12.1341).

ree
ree
ree
ree

Yorumlar


  • Instagram
  • Facebook
  • X

Dilek ve önerileriniz için bize yazabilirsiniz.

bottom of page