Ayvalık'ı sakin turizm yükseltti, vahşi turizm batıracak-Murat YETKİN
- Zeytin Hasadi Dergisi
- 2 Eyl
- 3 dakikada okunur
Bir ayağı Ayvalık’ta olan birisi olarak söylemem gerekirse, son zamanlarda tanık olduklarımız Ayvalık adına parlak bir gelecek göstermiyor ne yazık ki.
Ayvalık son dönemde Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hileli gıdalar listesi nedeniyle haberlere konu oldu. Maalesef benim de düzenli alışveriş yaptığım markalardan biri de içlerindeydi; ciddi hayal kırıklığına uğradım. Bu arada Ayvalık adıyla satılan zeytinyağlarından çoğunun İzmit, Aydın, Bursa şirketi olduğunu da öğrendik. Ayvalık’ın itibarından yararlanmak istemişler ama olan Ayvalık’ın itibarına oluyor.
Ama son zamanlarda Ayvalık’ın itibarını düşüren sadece hileli gıda haberleri değil ne yazık ki.
Ayvalık’ın en önemli değerlerinden biri, belki bir numaralısı zeytinyağı. Ama son zamanlarda, kabul edelim ki ekonomik tablonun kötüleşmeye başlamasına paralel olarak “sıcak paranın” değer kazanmasıyla öne çıkan vahşi turizm.
Ayvalık’ı Türkiye’nin turizm merkezleri arasında hızla yükselten, sakin turizmdi. Sakin ve zarif turizm.
Korkarım yükselişin getirdiği vahşi turizm anlayışı Ayvalık’ın batışına zemin hazırlıyor.
Ayvalık’ın ciddi bir su sorunu var örneğin.
Su yetmiyor. Depo yaptıranlara da yetmiyor. Sağlık sorunlarına yol açıyor.
Kanalizasyon sorunu var, kanalizasyon yetmiyor; utanç verici bir gerilikle koyun içine boşalan kanalizasyonlar var hâlâ. Edremit Körfezi’ne, açığa pompalıyoruz, boş avuntusuyla bindiği dalı kesiyor şehir. CHP’li belediyeler, arıtma tesisinin çalışmamasını şimdiye dek Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin AK Parti’de olmasını gerekçe gösteriyorlardı; bir ölçüde haklılardı da. Şimdi BBB CHP’de; Ayvalık için en önemli iki sorun kanalizasyon ve su.
Ve çöp.
Belediyenin yeterli araç ve elemanı yok değil aslında. Ama vahşi turizmin getirdiği yeni bir sorun burada beklenmedik bir soruna yol açıyor: BNB ve benzeri aracılarla günübirlik ev kiralamalar.
Bu hem bütçesi artık uzun tatile, otellere yetmeyen orta sınıf için birkaç gün rahatlama imkânı hem de yine orta sınıftan ev sahipleri için ek gelir imkânı. Tam rahat edecekleri yaşta emekli maaşları yetmeyip tatilcilere hizmet etmek zorunda kalan insanları biliyorum.
Günübirlik kiralıklar sadece kanalizasyon ve su değil (iki kişilik evin örneğin altı kişilik yük üretmesi) aynı zamanda çöp yükünü de inanılmaz artırıyor. Kuryelerle taşınan hazır yiyeceklerin ortaya çıkardığı müthiş bir gizli çöp yükü var; yemekler evde pişiyorsa, dediğim gibi evde üretilen organik çöp yükü cabası.
Ayvalık Ticaret Odası, tabandan gelen taleple, ağırlığı daha çok turist çekmeye yönelik tanıtıma veriyor. Oysa daha çok turist Ayvalık için bindiği dalı kesme anlamı taşımaya başladı.
Ayvalık’taki fiyatlar, örneğin -sıfıra yakın nakliye maliyetiyle- sebze, meyve, et, mandıra fiyatları Ankara’yı geçti, İstanbul düzeyinde. Zamanında emekliliklerini geçirmek için büyük şehirlerden gelip, ev alıp Ayvalık ahalisine katılan orta sınıftan insanlar, geçim sıkıntısıyla ne yapacaklarını şaşırmış durumda.
Fiyatların her yıl düzenli olarak yükseltildiği, bir daha geri çekilmediği ve Türkiye’deki fiyat artış hızının üzerine çıkan bir dönem var. Hayır, sadece polisin Cunda trafiğini, araç girecek yer kalmadığı için kapattığı, on güne birleştirilmiş bayram tatillerinden söz etmiyorum. Onun etkisi daha sınırlı. Vahşi turizmin gözünü kamaştırdığı, ticaret sınıfının dar bir kesimi dışında, özellikle de ekonomik krizin vurmaya başladığı 2018’den itibaren Ayvalıklıların kâbusuna dönen “Kara Ağustos.”
Ağustos ayı Avrupa’da tatil ayı. Türkiye’de birkaç gün memleketteki akrabalarını ziyaret eden Almanya, Fransa, Hollanda ve diğer AB ülkelerinden gelen Türk vatandaşları akın ediyor. Ellerindeki avrolar beş sene öncesine göre neredeyse 4-5 kat değerli. Ama Bordum fiyatları Avrupalı Türklerin çoğu içinde astronomik kaldığı için, tıpkı Türkiye’deki orta sınıf gibi onların da gözde mekânı Ayvalık.
“Sezon kısa, kâr yapalım,” mantığıyla yükseltilen fiyatlar bir daha inmiyor.
Ayvalık turizmcileri üst sınıfı çekmek isterken orta sınıftan da olacak yakında. Daha çok turist gelsin diye PR şirketlerine para dökeceklerine şehrin altyapısını kalkındıracak çözümlere yoğunlaşsalar, uzun vadede daha çok kazanacaklarını göremiyorlar.
Geçler işsiz ve umutsuz. Sadece zeytin hasadı ve birkaç ay vahşi turizm gelecek ümitlerini yok ediyor; kalıcı yatırımlar gerekiyor.
Ciddi bir soruna dönüşen trafiğin çözümü için belediye ve hükümetle ortak çözüm aramak çok mu zor örneğin? Ya da Ayvalık’ın Ege’de şehir merkezinden de denize girilebilir bir şehir olması için çalışmak çok mu zor?
Ama diyeceksiniz ki Ayvalık’ın bir numaralı iftihar kaynağı olması gereken zeytinyağına hile katacak kadar kâr hırsıyla yanıp tutuşanlardan mı bekliyoruz bunu?
Evet, onlardan düzelmelerini, zaten düzgün iş yapanların da vahşi turizmin anaforuna kapılıp bindikleri dalı kesmemelerini beklemek gerekiyor.
Başka Ayvalık yok çünkü.









Yorumlar