Zeytin ağacının mitolojik yolculuğu ve Adrafes'te sanatın gücü- Cihat AŞKIN
- Zeytin Hasadi Dergisi
- 24 Ağu
- 4 dakikada okunur



Sanat, tıpkı mitoloji gibi insanlığa yüzyıllardır eşlik eden bir anlatıdır; kültürleri, inançları, değerleri ve umutları nesilden nesile aktaran bir köprü gibidir. Mitoloji, insanlığın hikâyelerini anlatırken, sanat bu hikâyelere ses, ritim ve renk katar. Zeytin ağacı da bu iki evrensel dilin ortak sembollerinden biridir: Ölümsüzlüğü, bilgeliği ve barışı temsil eder. Bu yüzden, zeytin ağacına dair anlatılan efsaneler, sadece bir ağacın hikâyesi değil, insanlığın hikâyesidir. Her yaprağı, her dalı ve her damla zeytinyağı, yüzyılların tanıklığını taşır.
Zeytin Ağacının Mitolojik Anlamı
Zeytin ağacı, mitolojide pek çok farklı kültürde, farklı anlamlar yüklenerek yer almıştır. Yunan mitolojisinde, bilgelik tanrıçası Athena’nın insanlığa sunduğu bir armağan olarak tanımlanır. Denizlerin tanrısı Poseidon ile yarışmaya giren Athena, savaş atının ihtişamına karşı bilgelik ve barış simgesi olan zeytin dalını sunar. Zeytin ağacının bu anlamı, insanlık için çok daha değerli bulunur ve Athena, Atina şehrinin koruyucusu olarak kabul edilir. Zeytin ağacı, böylece binlerce yıl yaşayacak, yaraları iyileştirecek ve barışı simgeleyecek bir ağaç olarak tarihe kazınır.
Diğer yandan, Nuh Tufanı efsanesinde de zeytin ağacının yeri ayrıdır. Büyük tufanın sona erip ermediğini öğrenmek için yeryüzüne gönderilen beyaz güvercin, ağzında bir zeytin dalıyla geri döner. Bu dal, tufanın sona erdiğini ve barışın yeniden sağlandığını müjdeler. O günden sonra, zeytin dalı barışın evrensel bir sembolü olarak kabul edilir.
Eski Mısır'da tanrı Osiris’in dirilişinin sembolü olarak zeytin ağacı anılırken, İslam kültüründe zeytin ağacı Allah’ın nuruna benzetilmiştir. Nur Suresi’nde geçen bu metafor, zeytin ağacının ruhani bir aydınlanma ve maneviyat sembolü olmasına yol açar.
Bütün bu mitolojik anlatılar, zeytin ağacının tarihin derinliklerinden bugüne uzanan anlamını ve değerini bizlere hatırlatır. Bu nedenle, zeytin ağacını yalnızca bir bitki olarak değil, insanlığın ortak hafızasının bir parçası olarak görürüz.
Adrafest’te Sanat ve Zeytin Bir Araya Geliyor
Burhaniye’de, 9-17 Ağustos 2024 tarihleri arasında düzenlediğimiz Adrafest bu yıl ikinci kez sanatseverlerle buluştu. Bu festival, sadece genç sanatçıları bir araya getirmekle kalmadı; onların yeteneklerini, ustalarla birlikte geliştirip sergileyebileceği bir platform sundu. Sabahları dersler ve atölye çalışmaları ile başlayan günler, öğleden sonra konser provaları ve akşam saatlerinde farklı mekânlarda düzenlenen konserlerle devam etti. Her gün, sanat ve eğitimin iç içe geçtiği bu etkinlikler, Burhaniye halkının büyük ilgisiyle karşılandı.
Adrafest ile dünyanın ve ülkemizin önemli sanatçılarıyla kampa katılan genç sanatçılar Burhaniye, Ören, Akçay, Altınoluk, Edremit, Ayvalık, Gömeç ve Havran konserleriyle Balıkesir körfez bölgesiyle buluştular. Festivalin açılış konseri 9 Ağustos’ta kampın yapıldığı Burhaniye / Ören’de yapıldı. İlk üç günden sonra körfezin farklı noktalarında yer alan konserlere Ayvalık da bu yıl üç konserle ev sahipliği yaptı. 12 Ağustos’ta Rahmi Koç Müzesi’nde “Caka Kuartet Konseri”, 13 Ağustos’ta Kırlangıç Yaşam Merkezi’nde Adrafest Festival Orkestrası’nın “Ayvalık Doğal Değerlerinin Kucağındaki Kültür Varlıklarına Sahip Çıkıyor” başlıklı konser, son olarak da 14 Ağustos’ta ASKEV’de “Caka Piyano Konseri” gerçekleşti.
Adrafest’in ana temalarından biri, Burhaniye’nin de en değerli hazinelerinden biri olan zeytin ve zeytinyağı kültürüydü. Bölgedeki zeytinyağı üreticileri ve işletmeleri, bu etkinliklerin hayata geçmesinde önemli bir rol oynadı. Zeytin ağacının binlerce yıllık mitolojik yolculuğu, Burhaniye’nin topraklarında yeniden can buldu. Zeytinyağı üreticilerimizin cömert desteğiyle gerçekleşen konserler, bu kültürel mirası modern sanatla harmanlayan unutulmaz anılar yarattı.
Laleli Zeytinyağı Fabrikası'nda Mitoloji ve Müzik Buluşması
Festivalimizin en özel etkinliklerinden biri, Burhaniye’deki tarihi Laleli Zeytinyağı Fabrikası’nda gerçekleşti. Eski fabrikanın bahçesinde, zeytin kokusunun rüzgârla birleştiği bu yaz akşamında verdiğimiz konser, mitolojik hikâyeleri müzik aracılığıyla yaşatmanın bir örneği oldu. Gecenin ana teması, zeytin ağacının binlerce yıllık efsanesiydi. Bu temayı ele alan özel bir müzik eseri seslendirdik ve her sanatçımız sahnede doğaçlama yaparak kendi enstrümanlarıyla bu hikâyeyi ifade etti.
Eser, Athena'nın insanlığa sunduğu zeytin dalının öyküsünden ilham alarak oluşturuldu. Bu öykünün derin anlamlarını yansıtmak için, her enstrüman kendi özgün sesini, Athena'nın barış dolu mesajıyla harmanlayarak dinleyiciye sundu. Kemanlar, zeytin dalının rüzgârda nazikçe salınışını ve bu dalın barışı nasıl simgelediğini anlatırken; ut, zeytin ağacının derin köklerini, bu toprağa nasıl bağlandığını ve bu kültürle iç içe geçmişliğini yansıttı. Arp ise tarihin ritmini, tıpkı yüzyıllar boyunca dalgalanan zeytin ağaçlarının kalp atışı gibi dinleyiciye aktardı.
Doğaçlama, doğu müziğinin vazgeçilmez unsurlarından biridir ve bu konserde sanatçılarımızın doğaçlama yetenekleri, zeytin ağacının binlerce yıllık efsanesini müziğin diliyle yeniden yorumlamalarına olanak sağladı. Batı müziğinde de yeri olan doğaçlama, doğu müziğinde sanatçının içsel dünyasını, ustalığını ve anın ruhunu yansıtan bir ifade biçimi olarak ön plana çıkar. Bu konserde, zeytin ağacının efsanevi yolculuğunu anlatan her enstrüman, izleyicileri zamanda bir yolculuğa çıkarırken, geçmişin mitolojisiyle şimdiki zamanı buluşturdu.
Binlerce Yılın Sesi: Zeytin Efsanesi ile Bütünleşen Müzik
Bir yaz akşamı, Laleli Zeytinyağı Fabrikası’nın tarihi atmosferinde yankılanan bu müzik, aslında binlerce yıllık bir hikâyenin kulaktan kulağa aktarımının bir göstergesiydi. Zeytin ağacının binlerce yıllık serüveni, sahnedeki her bir nota ile hayat buldu, o eski hikâyeler yeniden dile geldi. Seyirciler, bu büyülü atmosferde, binlerce yıl öncesine dayanan zeytin efsanesini notaların rehberliğinde adeta yeniden yaşadı. Bir an için zamanda yolculuk yapar gibi geçmişe döndüler, zeytin ağacının bu topraklarda varoluşuna, insanların ona yüklediği anlamlara şahit oldular.
Zeytin ağacı, sadece köklü bir bitki değil; tarihin, kültürün, bilginin ve bilgelik arayışının bir simgesi. Laleli Zeytinyağı Fabrikası’nın bahçesinde, hafif bir yaz rüzgârının eşlik ettiği bu müzik bizlere bir kez daha gösterdi ki, sanat ve mitoloji aynı kökten beslenen, her daim yenilenen, diri kalan iki daldır. Zeytin ağacının mitolojik yolculuğunun sanatla birleşmesi, bize geçmişin bilgisini bugünün diliyle sunar ve bu topraklara kök salmış olan ölümsüz hikâyeyi yeniden yaşatır.
Sanatçılar olarak bizler, bu unutulmaz deneyimin bir parçası olmaktan, binlerce yıllık bir hikâyeyi müziğimizle anlatmaktan büyük gurur duyuyoruz. Zeytin ağacının efsanesini kulaktan kulağa yayarken, aslında bu toprakların kültürel mirasını bir sonraki nesle aktarmış oluyoruz. Adrafest’in Burhaniye’ye, Balıkesir’e ve tüm Ege Bölgesi’ne kattığı bu değer, zeytin ağacının asırlardır süregelen direncini, yaşama tutunuşunu ve bilgelik dolu varlığını geleceğe taşımaktadır.
Bu yüzden, Laleli Zeytinyağı Fabrikası’nda yankılanan bu konser, sadece bir müzik dinletisi değil, binlerce yıllık bir kültürün sanatla canlanması, zeytin ağacının yolculuğuna eşlik etmenin tarifsiz bir deneyimiydi.








Yorumlar