Zeytin Hasadı ile ilgili bir yazı kaleme almamı Ayvalıkzade’den Serkan ve Serdar Bey rica etti.
Bir amatör için ilk akla gelen, seçmeci bir literatür değerlendirmesiyle zeytin güzellemelerine bir ilave daha yapmak. Mitolojide zeytinin yeri, semboller, metaforlar, dinler tarihi, zeytinyağı fiyatları, ihracat, markalaşma, zeytinliklerin imara açılması gibi konulardan bahsetmek. Diğeri ise kişisel çağrışımlarda neler olduğunu düşünmek.
İkincisini tercih edeceğim.
Her şeyden önce, zeytin hasadının çağrışım değeri belli ki son derece sanatsal öğelere sahip. Zeytin hasadı yapan kadınlar tablosu, Ege şivesi ile konuşan kâhyayı, ‘tayfa’yla konuşurken dinleyen tatile gelmiş kentli çiftin gülüşmesi, gelen turistlerin hemen zeytinlik fiyatlarını araştırması, ‘Önde Zeytin Ağaçları Arkasında Yar’, ‘Truva Savaşı’nda Helen’in başındaki zeytin dalı taç’. Apollon, Zeus… Cırcır böcekleri, zeytin arasında ateş yakmak, keyfetmek. Gagasının ucunda zeytin dalıyla beyaz güvercin. Tufanın sonu, barış ve selametin başlangıcı. Apokaliptikten sürdürülebilirliğe zeytin…
Konu hasat olduğuna göre…
Aslında zeytin hiç de öyle kolay lokma değildir. Dalından koparıp yendiğinde de leziz olduğu söylenemez. Ham hali acıdır. İster meyve olarak ister yağ olarak, tüketilebilene kadar epey bir emek ister. Bakmayın yetiştiği coğrafyaya kattığı otantik hareye. Ezilmeden, kırılmadan, çizilmeden, ayıklanmadan tat veren bir meyve değildir zeytin. Sert mizaçlıdır. Tekin değildir. Zeytinden dekor olmaz. Terbiyeye ihtiyaç duyar. Dönüşürken, üreticisini de eğitir, tüketicisini de. Ne varsılın ne yoksulun sofrasında sakil durur. Toprak rantını artırır ama rantçı değildir zeytin. Akışkana dönüşmeyi (üretimin %90’ı yağ olarak tüketildiğine göre) likiditeyi tercih eder.
Benden bu kadar… Finalde, son paragraftaki zeytin ifadelerinin yerlerine ‘insan’ kelimesini koyarak bir daha okumanızı rica edeceğim.
Hep birlikte, barışla, sevgiyle nice hasatlara...
Comments