top of page

Küçük Zeytin Kızın Masalı - Rabia ÇALIŞKAN


Ayvalık'ta Küçükköy'de mavi gözlü, uzun sarı saçlı tatlı mı tatlı, şirin mi şirin Zeytin adında bir kız yaşarmış. Bu kızın mavi gözlü, kahverengi saçlı bir de arkadaşı varmış adı Mavi Deniz. Birlikte deniz kenarına gider, kumdan kaleler yaparlar, balıklarla birlikte neşe içinde yüzerlermiş. Zeytinin dedesinin bir zeytin bahçesi varmış. Bahçede irili ufaklı pek çok zeytin ağacı, bu zeytin ağaçlarının tam ortasında kıvrım kıvrım dalları, kalın  gövdesi ile Ulu Bilge zeytin ağacı yaşarmış.  Dedesi küçük zeytin kızın adını bu ağaçtan esinlenerek vermiş.  Yemeklerini bu ağacın altında yerler, dedesinin masallarını burada dinlerlermiş. Dedesi bahçesindeki her ağaca gözü gibi bakar, ama yine de Ulu Bilge ağacı bir başka severmiş. Hatta dedesi küçük kızın adını koyarken aile üyelerine şöyle söylemiş; Zeytin ağacı Ölmez Ağaç’tır, kızımızın ömrü zeytin ağacı gibi uzun, dalları gibi sağlıklı olsun,  zeytinleri kadar insanlara faydalı olsun demiş. Zeytin ve arkadaşı dedesine bahçesindeki ağaçları neden bu kadar çok sevdiğini sormuşlar.  Dedesi, gelin çocuklar size bir masal anlatayım, o zaman anlarsınız demiş ve  başlamış masalı anlatmaya; Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yelkovan akrebi kovalar, eski saat içinde.

Bir dağın oyuğunda, ağacın kovuğunda, sincaplar dost olmuş, dalda duran baykuşla.  Yılan gelir kıvrılır, harman havaya savrulur, buğdayların başağı ambarları doldurur. Develer tellal pireler berber iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken,

Baykuş havada süzüldü,

Yıldızlar havada dizildi,

Selam veremedim Ay’a, üzüm üzüm üzüldü. Sardunyalar saksıda pembe beyaz sallanır, incirler dallarında ballandıkça ballanır, bir düş kurdum mavili, okyanus mu desem deniz mi?

Bir düş kurdum, kırmızı volkan mı desem güneş mi? Ay masalı gün masalı, neşe içinde geçer gönlümün şen masalı. Bir varmış bir yokmuş uzak olmayan bir ülkede  bir köy varmış.

Taştan köy evleri, masmavi balık dolu denizi, çevresinde zeytin ağaçları, fıstık çamları, üzüm bağları, incir ağaçları varmış. Rengarenk çiçekler arılarla doluymuş. Çok zaman önce insanlar buralarda güzelim çevreyi bilinçsizce kirletmiş, ağaçları kesmiş, yakmışlar.  Suları boşa akıtmış, atıklarla kirletmişler.  Zamanla bitkiler kurumuş, çiçekler solmuş, kuşlar uçmaz, arılar bal vermez olmuş. Bir kuraklıktır başlamış, yeşillikler yok olmuş. Her yer ağaçsız, boş toprak haline gelmiş. Halk hiçbir suçu kendinde bulmuyormuş. Ama  sizin gibi cesur ve çevreyi korumak isteyen  çocuklar buna bir çare bulmak istemiş. Biri bir gün deniz kenarında Zümrüdüanka’nın tüyünü bulmuş. Ona danışmak için aralarından 30 çocuğu seçmişler, ailelerinden izin alıp 30 kuşun kanadına binmişler, yedi vadi aşıp Kaf Dağı'nın ardına varmışlar. Zümrüdüanka'yı kuşunu bulmuşlar ona köylerinde bitkilerin,  ağaçların kuruduğunu çiçeklerin solduğunu, arıların bal yapmadığını, hayvanların ve insanların yiyecek bulamadığını anlatmışlar. Zümrüdüanka, çocukları bir bir dinlemiş, onlara demiş ki; Gidin köyünüzdekilere  anlatın, bundan sonra suları boşa harcamasınlar,  atıklarıyla suları kirletmesinler,  çöplerini toplayıp ayrıştırsınlar geri dönüştürsünler, yiyeceklerini ziyan etmesinler, ağaçları yakmasın kesip yok etmesinler demiş. Şimdi sizlere otuz ayrı fide vereceğim bunlardan bir tanesi var ki adı Zeytin’dir, diğer adı Ölmez Ağaç’tır, meyvelerin hem yeşili hem siyahı vazgeçilmez yiyecektir, yağı altın rengi sonsuz şifa kaynağıdır, yaprakları her derde devadır, onları götürüp dikin, sulayın sonra meyvelerini toplayın. Tohumları çoğalır, ekilmiş alanlarınızı genişletin. Çocuklar büyüklerinizi eğitin, çünkü gelecek sizsiniz demiş.      Çocuklar, ellerinde Hayat Ağacının tohumları, yine binmişler kuşların kanadına, köylerine dönmüşler. Her yere bu fideler dikilmiş, her yer eski yeşil haline gelmiş, toprak bereketlenmiş. Köyün büyükleri çocukların kahramanca davranışından çok etkilenmişler, yaptıkları hataları anlamışlar, doğayı korumanın geleceği korumak olduğunun bilincine varmışlar.      İşte çocuklar gördüğünüz bu ulu zeytin ağacı, Zümrüdüanka'nın yolladığı zeytin ağacının fidesidir. Ölmez Ağaç’tır, yaprağı, meyvesi, yağı ayrı şifadır ve her derde devadır. Burası Ayvalık, en güzel zeytinlerin yetiştiği yerdir. Bu ağaçlar bundan böyle sizlere emanet demiş.  Çocuklar öyle mutlu olmuşlar ki ondan sonra çöp atanları uyarmışlar, ağaçlara zarar vermeye,  kesmeye kalkışanlara engel olmuşlar, ömürleri boyunca çevreyi korumuşlar, kendi çocuklarına bu masalı anlatmışlar. Gökten üç zeytin düşmüş, biri kahraman çocukların,  biri  bu masalı dinleyenlerin, biri de zeytin bahçelerinde hasat yapanların başına. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine, bol bol zeytin olsun, kavanozlar zeytin dolsun, zeytinyağı küpleri doldursun, Ayvalık topraklarında bolluk bereket daim olsun.

ree

Yorumlar


  • Instagram
  • Facebook
  • X

Dilek ve önerileriniz için bize yazabilirsiniz.

bottom of page