BİR “X" KUŞAĞI HAYALİ "KÜÇÜKKÖY" - UĞUR ÇALIŞKAN

    Zamanın, coğrafyamızın verdiği özellikleri ve donanımının oluşturduğu hayalleri de yaşayan, bu topraklara olan sorumluluğumuzun bilinciyle  hayallerini gerçekleştirmek için didinen bir kuşaktır bizim kuşağımız. 60’lı yıllarda doğup 80’li yıllarda eğitimimizi tamamladık, internet ve telefonla çok sonraları karşılaştık.Yokluk gördük, yokluğun içinde yaratıcı olmayı, yoktan var etmeyi öğrendik.

  Öğretmenlerimiz genelde Köy Enstitülü olurdu benim. Öğretmenlerim ve örnek aldıklarım Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş bölümünde  Prof.Hayati Misman ve Prof.Hasan Pekmezci hocalarımızdı. Bize bu topraklarda yaşamanın sorumluluğunu vatan sevgisini ve çalışma azmini aşıladılar bu yüzden genlerimizde karşılıksız hizmet aşkı her zaman bulunur. Bu bağlamda Ayvalık Küçükköy hayalimizin nasıl vücut bulduğunu ve zeminine kısaca giriş yapmış olayım. Ankara'da eğitim yıllarımı tamamladıktan sonra bağımsız sanat atölyemi  açtım ve 1980 -1990 yılları arasında sanat hayatıma başladım. Kış aylarında Ankara’da, yazları güneyde deniz kıyısında yaşayarak, sanatla var olmaya çalıştım.

      Eşim Ressam Rabia Çalışkan'la 1987’de evlendik ve sanatla yoğrulmuş hayat yolculuğumuzu beraber sürdürmeye devam ediyoruz.

  2000’li yıllara da Alaçatı'da Artura Galeri’yi açtık. Bölgedeki ilk galeriydi. Sonrasında arkadaşlarla galeri sayımız altıya kadar çıktı. Hayalim ve amacım o dönemlerde şekillenmeye başladı. Yaşam deneyimini sanatla bir arada sürdürmek zor olmasına rağmen ilk tecrübeleri bizzat yaşayarak, zorlanarak 90’lı yıllarda  Bodrum'da öğrendik. Alaçatı zamanlarında sanatla yaşayabileceğimizi gördük, lokal bir başarının  kasaba başarısına dönüşebileceğini gördük .Olması gerekenleri ve olmaması gerekenleri tecrübe edindik, çoğul konuşuyorum çünkü bunları ailemle beraber yaşayarak edindik. Amaç netleşmişti "Kültür ve Sanat Turizmi!" Bunun olabileceğini ve Avrupa uygulamalarını inceledim Alaçatı ilk deneyim olmasına rağmen başarılı olamadı. Nedenlerini, hızlı ve kontrolsüz  büyüme, yerel yönetimlerle entegre olamama ve eğlence kültürüne doğru hızlı kayma olarak saptayabilirim. Bu konuda yerel yönetimdeki vizyon eksikliği işleri daha zorlaştırdı ve arkadaşlarla bölgeden ayrılma kararı aldık. Üç yılımız, Ege’de uygun lokasyon aramakla geçti. Sonunda 2013 yılında tarihi dokusu, doğası, kültürel zenginliği, gastronomisi ile karşımıza Ayvalık çıktı. Biraz araştırınca KÜÇÜKKÖY'ün aradığımız tüm özellikleri barındırdığını gördüm. Yerimiz burasıydı, aradığımız yeri bulmuştuk.

     İlk işimiz yerel yönetimle diyalog kurmak oldu. O dönemde Küçükköy, Belediye idi ve Başkanı Mesut Ergin'di. Mesut Başkanla amaçlarımızı, geliş nedenlerimizi  konuştuk ve amaçların örtüştüğünü gördük. Uyum olmazsa bu işe hiç girişilemezdi. Kaldı ki sosyal dokuyla uyum ve entegrasyon ilk koşuldur, bu olmadan diğerleri zaten olmazdı. Başkanla Alaçatı deneyimlerimizi aktardık, olması ve olmaması gerekenler üzerinde görüşler bildirerek çalışmalarımıza başladık. Amaç Ege Bölgesi’nde ilk "Kültür ve Sanat Turizmi" uygulayan bir köy oluşturmaktı. Ayvalık'ta turizmin diğer bileşenleri, deniz, kum, güneş, doğa, gastronomi vardı zaten. Biz bu yelpazeye bir yenisini eklemek için yola çıktık ve günümüze kadar da oldukça fazla yol aldığımızı düşünüyorum. Küçükköy şu an 8 sanat galerisi, 15 sanat atölyesi, 2 müze ve Sabancı Üniversitesi’nin, bahçesinde, 1000 kişilik bir amfi tiyatrosu olan bir kampüse sahip. Köy girişinde Ayvalık Belediyesi Halil Başyazgan Küçükköy Cumhuriyet Kültür Merkezi bulunuyor ve burada 400 kişilik konferanslar, konserler verebiliyoruz. İnşası süren 3 sanat galerisi daha var, 2025 yılında onlar da köyümüze katkıda bulunmaya başlayacaklar. Ayrıca köyümüzde 5 sanat disiplininde, 35 kayıtlı sanatçımız var. Bizim için her rengin bir zenginlik olduğu bilinciyle sanat mekânlarımızı ve sanatçı sayımızı düzenli olarak arttırıyoruz.

  Vizyonumuz uluslararası tanınırlıktaa bir kültür sanat köyü olmak. Bunun için oldukça yol aldığımızı düşünüyorum. Yerel ölçekte biliniyor ve tanınıyoruz. Amacımız ve hayalimiz Dünya'da da anılan bir belde olmak. Neden olmasın, sonunda mutlaka başaracağız. Biz hedef koyarak çalışmayı Atatürk'ten öğrendik. İmkânsızı başarmanın, sadece zaman alacağının bilincindeyiz.