top of page

Ayvalık Magazin-Sevsen ASLANTEPE


Sevgili Ayvalık,

     Ayvalık hakkında yazarken, nereden başlamak konusunda hep zorlanırım çünkü onunla tanışıklığımız çok eski yıllara dayanır.      

1981 yılında tanıştık Ayvalık’la. Eşim Vakıflar Bankasında çalışıyordu. Bankanın Sarımsaklı’daki tesislerine gelmiştik. Amacımız denize girmek ve çevreyi görmekti. Sonunda Ayvalıklı olma isteğini daha o zaman içimde hissedip, dönüş için sabah erkenden yola çıktığımızda Tımarhane Adası karşısında durup veda fotoğrafı çekmiştik. İşte o sıra ilk kez ifade ettim hissettiğim duyguyu; " Emekli olunca Ayvalık’a yerleşelim" dediğimde hiç unutmam, eşim; "Belki bir gün " demişti. Uzun vadeli söz etmeyen biri olarak Ayvalık, onu da kendine bağlamıştı!     

Yıllar su gibi akarken ve bu arada çocuklarımız büyürken gelecek planlarımız da şekillenmeye başlamıştı çünkü aradaki yıllarda yaz tatillerimizi hep Sarımsaklı’da geçirmeye başlamıştık.     

1990 yılında eşim emekli olduğunda emekli ikramiyemizi alır almaz geldik ve Sarımsaklı’da bir daire aldık. Yaz tatillerinde eşim, çocuklarla birlikte Ayvalık’ta kalmaya başlamıştı. Ben hâlâ çalıştığım için hafta sonları Murat124 arabamla Ayvalık’a gelmeye başladım. O zaman yollar oldukça kötü ve uzundu. Arabam da eskimeye yüz tuttuğu halde Cuma ve Pazartesi günleri izin kullanarak, haftanın dört gününü Ayvalık’ta geçirebilmek uğruna zorluklara seve seve katlanıyordum!     

2004 yılında nihayet ben de emekli olduğumda, kızlarım iş yaşamına atılmışlardı. Artık yer değiştirmiştik. Ben Ayvalık’ta kalabiliyorken çocuklar gidip gelerek bize katılabiliyordu. 2005 yılında büyük kızım bir sürpriz yaptı, evlendi ve o da Ayvalık’a yerleşti.     

90’lı yıllardan başlayarak Ayvalık da bizim kızlar gibi büyümeye ve değişmeye başladı. Eski Ayvalıklıları değişim, doğal olarak etkiliyordu ama sonraları onlar da değişmeyen tek gerçeğin değişim olduğuna yaşayarak şahit oldular.    

Değişimin Ayvalık’ı teslim alması sürerken gençlerin mutlu olduğunu gören anne babalar da zamanın farklılaşmayı getirmesini kabullendiler.     

Bu arada Ayvalık artık sadece zeytin ve zeytinyağı cenneti olmaktan çıkmaya başlamıştı. 35 bini aşmayan nüfus yoğunluğu, bir çırpıda 70 bine ulaşınca, Ayvalığın yeni sakinleri ilçeye daha öte taleplerle geldiler.      

Yeni bir devlet hastanesi açıldığı gibi, özel tıp kurumları da çoğalmaya başladı. Yani nüfus çokluğu yeni gerekçelerle ilçeye ekonomik canlılık getirdi. Ayvalık dostları da değişime uydu. Ayvalık girişindeki ünlü Kırlangıç fabrikası yerine modern bir açık alışveriş merkezi açıldı. Eskiler ve yeniler endişeden uzaklaşarak yeni havayı birlikte solumakta güçlük çekmediler.Ben ise, emekli olur olmaz kitap çevirileri yapmaya başlamıştım ve bu arada nicedir özlem duyduğum yazma hevesime yeterli zaman bulunca, masa başından kalkmak istemez olmuştum ki; o sıra Ayvalık’tan bana da bir iş önerisi geldi.    

Büyük kızım, Ayvalık’ta bir magazin dergisi oluşturma fikrine kapılmış,  böyle bir derginin okurlara ve iş ortamına ücretsiz olarak dağıtılabileceğini, bunun da reklam geliriyle sağlanabileceğini düşünmüş, bana da yazı işlerinden sorumlu olmamı önermişti.     Bana heyecan veren bu teklifle Ayvalık’a geldim. Kızım sayfa düzeni ve tasarımı üstlenirken, kızımın eşi de pazarlama ve fotoğraf çekimi gibi dış saha organizasyonunu üstleniyordu.      Uzun yıllar çalışma hayatında dirsek çürütmüş, ne verirlerse almıştım. Buna alışkındım ama yön değiştirmek konusunda cesaretim yoktu! Çocuklar yine devreye girdiler, “Her ay bir yazı yazacaksın hepsi bu!” diyerek beni ikna ettiler. Kendimi Noter’in karşısında buldum. Görevi üstlendim.      

İşte o dergi Ayvalık Magazin bugün 14 yaşını bitirmek üzere.  Ekibimiz Ayvalık Magazin’i 14 yılı aşkın bir zamandır, pandemi ve türlü zorluklara rağmen, bir ay bile aksamadan aynı kalite ve çizgisini sürdürerek yayınladı. Bu başarı yalnız bizim değil; özellikle bizi reklam ve paylaşımlarıyla destekleyen Ayvalık başta olmak üzere körfez iş dünyası ve fedakâr yayın- dağıtım ekibimizindir.En büyük şansımız Ayvalık halkının, dergimizi benimsemiş olması, makalelerimizi sadakat ve merakla takip etmesiydi. Bu da bizim için büyük bir manevi destek, tetikleyici bir unsur ve bu yoldaki ilerleyişimize azim kaynağı oldu.Dergimiz, her ne kadar Magazin dergisi olarak anılsa da, Ayvalık’ın sosyal ve kültürel faaliyetlerini okuruna yansıtmış, kişilerin mahremiyetine saygı göstererek, izinsiz tek bir kare fotoğraf yayınlamamış ve bu çizgisi ile halkımız tarafından takdir ve beğeni kazanmış, adeta sosyal arşiv niteliği ile günümüze kadar gelmiştir.     Sadece Türkiye’de değil, dünyada yayınlanan bu tür dergilerden bu denli uzun yaşayabileni yoktur. Bu bağlamda emeği geçen herkese sonsuz teşekkür ederiz.

            ****

    Başlangıcı yayın hayatımızla aynı zamana denk gelen “ Zeytin Hasat Festivali” de bu yıl 14. yaşını kutluyor.

     Başlamak başarının yarısı değil, ilk adımıdır! Takdir edersiniz ki ülkemizde, bir girişimde istikrar ve süreklilik neredeyse erişilmez derecede enderdir.

     Başlangıç yıllarında ülke içinde tanınsa da festival kapsamında gelen katılımcılar ve kendisini bilim, teknoloji ışığında geliştiren yerel firmalarımız sayesinde, Ayvalık Zeytinyağı dünya pazarına girmiş, İspanya ve İtalya gibi sektörün lokomotifi olan ülkelerle yarışır hale gelmiştir.

     Dünyanın tanınmış gurmeleri ve restaurant zincirlerinin Ayvalık’ın eşi nadir bulunan badem, çimen gibi aroma sahibi 3 dizem niteliğindeki zeytinyağını tercih etmiş olması da Ayvalık için ayrı bir gurur kaynağıdır.    

Hepimizin toprağımızın kıymetini bilmemiz, ölümsüzlüğün simgesi olan zeytin ağacına hak ettiği değeri göstermemiz ve nesillere aktarma sorumluluğumuz vardır. Yerel Yönetim ve Sivil Toplum Kuruluşları başta olmak üzere herkes bu misyonu yüklenmelidir.

     Yazıma son verirken, bu iki sürekli ve verimli başarıyı tekrar alkışlıyor, 14.Zeytin Hasat Festivali’nin bolluk, bereket içinde geçmesini, gösterilen emeklerin hak ettiği değeri bulmasını diliyor,  “nice yıllara” dileklerimi sunuyorum.

 

A Ğ I T

Zeytin!

Sana kaç yüz yıldır

Teşekkür borçluyum?

Direncin için!

 

Kayıtsızlığıma karşın

Suskunluğun ve sabrın için!

 

Değer bilmezliğime karşın,

Tüm cömertliğin için!

 

Çağrını duymazlığıma karşın,

Barışa verdiğin

Sonsuz katkı için!

 

Yetersiz ama

Özür dilerim

Aslında,

Yüzlerce yıllık

Geç kalmışlığım için!

ree

 


 

Yorumlar


  • Instagram
  • Facebook
  • X

Dilek ve önerileriniz için bize yazabilirsiniz.

bottom of page