Bu sene on sekizincisi yapılan Ayvalık Uluslararası Zeytin Hasat ve Turizm Festivali esnasında Mübadele Korosu şarkıcılarının ve dansçılarının bembeyaz işlemeli / oyalı giysilerinin içinde başlarındaki o zarif zeytin dalı taçlarını hayranlıkla seyrederken insan, bilindiği kadarıyla dünyadaki ilk ağaç sayılan ve muhtemelen bu sebeple “ölmez ağaç” diye dünyanın dört bir yanına nam salmış olan zeytin ağacı ile evrensel ve ebedî barış arasındaki kadim bağlantıyı bir kez daha düşünmeden edemiyor.
Açık Radyo’nun program yapımcılarından Engin Akın, aynı radyonun kendi programında işlediği ve Açık Kitap adlı ansiklopedik yayını için kaleme aldığı –ilk sayfasını da ressam Van Gogh’un 1889 tarihli ünlü zeytin ağaçları tablosunun bezediği– “Zeytinyağı” maddesinde bu ilişkiyi şöyle yorumluyor:
“İnsanlar zeytini kendilerine bahşettiği, belki sağlıktan belki lezzetten ve mutlaka sağladığı olanaklardan ötürü kutsal addetmişler; zeytinin olduğu yerde kavga olmaz, demişler. Bu ta antik dönemlere kadar böyle…” (Açık Kitap, İstanbul, 2010, s.737 vd.)
Madde, şöyle devam ediyor: Çok tanrılı mitolojik dönemlerden tek tanrılı dinlere geçildiğinde özellikle bu dinlerin tümünün doğup kökleşip yeşerdiği Orta Doğu bölgesinde zeytinin çok kutsal addedildiği tartışma götürmez bir gerçek. İslamiyet’te Kur’an-ı Kerim’in Nur suresinde zeytinin yağının “ateş dokunmasa bile ışık saçtığı, “Nur üzerinde nurdur” diye nitelendiği belirtiliyor. Aynı şekilde Yahudiler için de kutsal olduğu, hatta zeytinyağının kullanıldığı Hanuka bayramının bir diğer adının da “Işık Bayramı” olduğu biliniyor…” (ibid)
Barışın Simgesi Zeytin ve Anadolu Kültürü başlıklı eserlerinde Saime Küçükkömürlü ve Zeynep Ekmen, “ölmez ağaç” ile başta barış olmak üzere tüm dinî, siyasi, felsefi, ekonomik, ekolojik ve rasyonel düşünce tarzları ve dahi tüm insani erdemler arasındaki karşılıklı kopmaz bağlantıyı, kitabın başlangıç ve sonuç bölümlerindeki şu iki özlü cümle ile ortaya koyuyorlar:
“Tüm dinlerde zeytin, bereket, barış, akıl, uzun ömür ve olgunluk gibi aynı simgesel anlamları taşımaktadır […] Sonuç: Zeytin tarih öncesi çağlardan bu yana Anadolu Medeniyetleri için çok önemli bir kültür bitkisi olmuştur.[1]”
Çok güzel. Peki ama o zaman neden bu haldeyiz biz?
Bu yazıyı kaleme aldığım günlerde, içinde bulunduğumuz bu zeytinlikler cenneti bölgede, 2 bin yıldan beri tüm barış dinlerinin yeşerdiği Yakın Doğu denen bu bölge başta olmak üzere neden her yer savaş, her yer katliam, her yer cehennem?
Yeryüzünün en büyük katliamlarından biri olan Holokost kurbanlarının ülkesi İsrail, yeryüzünün görebileceği en büyük soykırımlardan birini pervasızca gerçekleştirmekte. Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) adlı büyük uluslararası yardım kuruluşunun sorumlusu Philippe Lazzarini, yaptığı konuşmada ve bu konuşmanın yazılı halinde tüm insanlara can yakıcı bir mesaj yolladı. Başlık şuydu: “Dünya İnsanlığını Kaybetti!” Alt başlık: “Gazze’nin suyu tükeniyor, Gazze’nin hayatı da tükeniyor.” Sonra da şu satırlar:
“Bugün itibarıyla, benim yardım ajansımdaki elemanlar artık insani yardım sağlayacak halde değiller. Sizinle konuştuğum sırada Gazze’nin suyu da elektriği de tükenmekte. Aslında, Gazze boğazlanıyor, dünya da tam şu anda insanlığını yitirmiş halde.[2]”
Dünya tarihinde benim bildiğim kadarıyla ilk defa gerçekleşen bir olayda, roketle berhava edilmiş bir sığınak hastanede cesetler ortasında yapılan bir basın toplantısına tanık olduğumuz bir dünyada yaşamaya çalışıyoruz.[3]
Şimdi gene Açık Kitap’a dönelim isterseniz. Kitabın “Taraflı Radyo” maddesinde Filistinli/Amerikalı edebiyat ve tarih profesörü, aktivist Edward Said’in sözlerinden bir alıntı yer alıyor. “Herkesin ortaklaşa yükümlenmesi gereken; yaratılacak, tekrardan yaratılacak bir alan var” diyordu Prof. Said ve devam ediyordu: “Ne kadar emperyal şiddet gösterilirse gösterilsin, bu gerçek ortadan kalkmayacak… Değerler, tanımlar ve kültürler alanını direnmeden terk etmeyin.”
Bir önceki sayfada Saraybosnalı yerel müzisyenlerden Vedran Smailoviç, savaş sırasında sık sık Sırp baskınlarına hedef olsa da, yıkılan milli kütüphane binasının enkazı önünde cenazelerde çello çalmaya devam ederken görülüyordu. Prof. Said’e eroik ve senfonik bir doğrulamaydı bu! (age, s.657)
Hemen bir sonraki sayfada da Batı Şeria’dan 27 Kasım 2005 tarihli 18 yıllık bir görüntü yer alıyor ve bir dirençli kadın Prof. Said’i doğduğu topraklardan doğruluyordu:
“Nablus yakınlarındaki Salim kasabasında yaşlı bir Filistinli kadın, sahip olduğu zeytin ağaçlarının Yahudi yerleşimciler tarafından sökülmesine engel olmak için var gücüyle ağacın gövdesine sarılmış ağlarken, bir İsrail askeri de yolun başından askeri cipinden onu seyrediyor.” (Bkz.: Açık Kitap, age, s.659) Alexandre Dumas’nın Üç Silahşörler - II: 20 Yıl Sonra adlı ikinci kahramanlık romanına da bir gönderme yapmadan olmaz. Nabluslu Filistinli kadından tam 18 yıl sonra Akbelen direnişini sürdüren güçlü ve dirençli insanlardan iki kadın, kesilecek zeytin ağacına sarılarak onu kendi bedenleriyle korumaya duruyorlardı.[4]
Bitirirken, en başa dönelim. Zeytin ve Barış dedik. Nuh efsanesinde nihayet kara göründüğünü işaret eden güvercin, ağzındaki zeytin dalıyla tufanın sona erdiğini, artık nihayet barış ve huzura dönüldüğünü anlatır ya. Her zaman öyle olmayabiliyor işte. BM yardım kuruluşu direktörü “Dünya İnsanlığını Yitirdi” derken belki de çok yeni bir durumdan söz etmiyor olabilir mi? Açık Radyo’nun Açık Kitap’ının 255 sayfasında bundan 60 küsur yıl önce çekilmiş fotoğrafta bir “İstanbul Hatırası” yer alıyor. Şehrin merkezinde Taksim Meydanı’nda belki de dünyanın ilk ve tek süngülü barış heykeli! Barışın simgesi Zeytin Dalı, Savaşın simgesi süngünün etrafına bir güzel sarılmış. Belki de bu “heykel”, dünyanın en büyük barış yazarlarından Kont Tolstoy’un başyapıtlarından Savaş ve Barış’ı kutsamak için yapılıp Taksim Meydanı’nda Gezi Parkı’nın ve Opera Binası’nın önüne yerleştirilmişti. Olamaz mı? (Açık Kitap, age, s. 255)
Kafası karışmış olabilecekler için son bir not: Yönümüzü yöremizi tayin etmek için karikatürist Ohan’ın Agos gazetesinde 2014 yılında yayınlanan ilginç karikatürüne bakabiliriz: Dört ana yönü esen rüzgâra göre aynı anda gösteren yönlendirme direğinin üstüne konmuş barış güvercinin gagasından sarkan zeytin dalı bize barışın dört yönünü apaçık gösteriyor. Yoksa öyle değil mi?[5]
[1] https://ayk.gov.tr/wp-content/uploads/2015/01/K%C3%9C%C3%87%C3%9CKK%C3%96M%C3%9CRLER-Saime-EKMEN-Zeynep-BARI%C5%9EIN-S%C4%B0MGES%C4%B0-ZEYT%C4%B0N-VE-ANADOLU-K%C3%9CLT%C3%9CR%C3%9C.pdf
[2] https://www.unrwa.org/newsroom/official-statements/unrwa-commissioner-general-philippe-lazzarini%E2%80%AF-remarks%E2%80%AF-situation-gaza-strip
[3] https://www.aa.com.tr/tr/dunya/gazzeli-yetkililer-israilin-bombaladigi-hastanede-cenazeler-arasinda-basin-toplantisi-duzenledi-/3024181
Yorumlar