1.
Kimi şair ayrılığın dilini yazar, kimisi aşkın. Kimi de zeytinin ve incirin dilinden konuşur. Kimi ressam büyük kentlerde dolaştırır fırçasını, kimi denize bakan zeytinliklerde. Zeytin hasadı yapan insanları çizer; yaygılar, sepetler, çuvallar başroldedir onun resimlerinde. “Efendi deniz” Ege’nin iki yakasında da yaşayan Theophilos Hacımihalis’in “Midilli’de Zeytin Toplayanlar” (1933) resmi bunlardan biridir. Şeref Akdik’in “Ayvalık’ta Zeytinlik” (1961) resminde hasat yoktur ama denize nazır bir zeytinlik karşılar okuru (evet, resimler de okunur).
İki ressam da Zeytin Dili ve Edebiyatı okuluna mensuptur.
2.
“Mendil, Dağ ve Başka Şeyler”in (2016) şairi Turgut Baygın, bir şiirinde şöyle der:
“incir ve zeytinden öğrendim ben bu dilikundağımı hasatta bağladılar.”
Turgut Baygın da yukarıda andığım okulun bir öğrencisidir. Öğrencisidir çünkü bu okulun öğrencileri, alçak gönüllü olduklarından kendilerine usta demezler.
Turgut Baygın şiirlerinde zeytine, zeytin hasadına, papalinalara, adalara, göç ve ayrılığa rastlarız. Ahmet Yorulmaz, Uğur Bilge, Arif Buz da konuk olur onun şiirlerine. Turgut’un şiirlerini okuduktan sonra sanki Ayvalık’ta çok fazla kimsenin bilmediği bir koyda, bir zeytin ağacının gölgesinde, yalnız ama kalabalık, oturur gibi hissederiz kendimizi.
3.
Zeytin ağacının, diğer adıyla ölmez ağacın kutsiyeti malumunuz. Birçok kutsal metinde adı geçer. Sözgelimi, Kuran’ın Tin Suresi, “İncire ve zeytine ant olsun” diye başlar.
Athena, Zeus’un başkanlık ettiği Tanrılar Meclisi’ne, delicesinden aşılayıp evcilleştirdiği bir zeytin ağacını sunar. Böylelikle Atina’ya adını verir ve koruyucusu olur kentin.
Orhan Duru’nun, Aydınoğlu Mehmet Bey devrinde Arapçadan Türkçeye tercüme edilen betikten örnekler aktardığı “Kısas-ı Enbiya”da da geçer zeytin:
“Âdem kendi teninde ağrı duydu, çok incindi ve ağrıdan Tanrı’ya yakındı. Bunun üzerine Cebrail zeytin ağacı indirdi, buyurdu: Bunun yemişini ye ve sık ki bunun içinde bütün ağrılara şifa vardır, sam ağrısı hariç.” (Kısas-ı Enbiya, 2015)
Yanisi şu ki, zeytin ölümden başka her şeye medet eder. Ölümden gayrı her şeye şifadır. Yalnız hastalıklara değil, ruh yorgunluğuna da iyi gelir zeytin.
4.
“İncir ve zeytin ağaçlarının ülkesi”nin şairi Halim Yazıcı’nın şiirlerinde nereye el atsanız karşınıza zeytin çıkar. O da alçak gönüllü bir öğrencisidir Zeytin Dili ve Edebiyatı’nın… Sevgilisine, “bu sabah tenin/zeytin ağacı” diye seslenecek kadar hem de.
Roni Margulies ise “Zeytin Ağacı” adlı şiirinde şöyle sorar:
“Her geçtiğimde yanından bir zeytin ağacınınsormak gelir içimden: Anlatsana ihtiyar,küçükken daha sen nasıldı bu topraklar,kimler geçer yanından, kimler giderdi?”
Öyle ya, nesiller gelip geçerken zeytin ağacı bütün ölmezliğiyle yerinde durur. Dedenin diktiği ağacın altında yıllar sonra torunu oturur. Yeter ki altın sıvının kıymetini bilmeyen ve gözünü para bürümüş şirketler hoyrat darbelerle yerinden etmesin onu!
“Ölmez ağaç” denilen zeytin de gün gelir ölür elbet. Fakat zorluklara rağmen uzun bir ömür sürmesi onu direncin ve umudun sembolü haline getirir. Zahmetli bir iş olan zeytin hasadının binlerce yıldır şenliğe dönüşmesi biraz da bundandır.
Zeytin deyince daha nerelere uzanırız kim bilir. Fakat Melih Cevdet Anday’ın akıl tasımıza düşmemesi olacak iş değildir. Son yazdığı şiirlerden birinde şöyle der Anday ve bunu yirminci asır için söyler:
“Ah acımasızdır uykusuz soru Delice zeytin yerdi atamız Homeros Biz yemezdik, aşılı zeytindi bizimki Suskun arpa, uyur uyanık harlı toprak Ama yüzyılımız hamdı, delice idi.”
Yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğinin de ondan aşağı kalır yanı yok. Acı bir asır bu da. Savaşlar, zorunlu göçler devam ediyor. Oysa zeytin dalı, barışın en güzel simgesidir. “Zeytin dalı uzatmak” barışmanın en güzel deyimidir. Fakat bazı zamanlarda, insan kötülüğü karşısında zeytin bile çaresiz kalır.
5.
Yaşlandığımda kocamış bir zeytinin gölgesine çökeceğim, yanımda en sevdiklerim, dostlarım olacak. Hasadı yeni bitirmiş olacağız. Soframızda kırma zeytin, üstümüzde hak edilmiş bir yorgunluk… Kim bilir neler konuşacağız.
Sadece bu sahneyi yaşamak için bile olsa yaşlanmak istiyorum. Bir ihtiyarlık hayali, bir yaşlılık düşü: Yaşlanmak denince aklıma ilk gelen resim bu.
Comments